
ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Zina sebebiyle boşanma, Türk Medeni Kanunu’nda yer alan özel boşanma sebeplerinden biridir. Türk Medeni Kanunumuzun 161. madde hükmünde hak zina sebebi ile boşanma için yalnızca affeden tarafın dava hakkı olmadığı ve hak düşürücü sürelere yer verilmiştir. Madde düzenlemesinin zina sebebiyle boşanma konusunda bazı önemli ve güncel sorulara cevap verememesi konuyu tartışmaya açık hale getirmiştir. Zina sebebiyle boşanmanın koşullarının irdelenmesi de uygulamada avukatlar bakımından dikkat çekici bir hale gelmiştir.
Aile, içinde yaşamakta olduğumuz toplumun temelidir. Çünkü toplum aile dediğimiz en küçük sosyal ünitelerin bir araya gelmesinden oluşan insan topluluğudur. Evlenme ise hukuk sistemi tarafından sonuç bağlanılan medeni hukuk sözleşmesidir (Tüzüner, 2013:132). Sözleşmenin kurulması ile birlikte taraflar belirli yükümlülükler altına girmektedirler. Bu yükümlülüklerin en önemlisi ise Türk Medeni Kanunu m. 185 hükmünde belirtilen tarafların birbirine sadık kalmaları zorunluluğudur. Hüküm eşlerin birbirlerine sadık kalmalarını ve birbirlerine yardımcı olmaları hususlarını düzenlemiştir (Gümüş, 2008;12). Manevi bağlılığın devamlılığını zedeleyecek türden davranışlar, cinsel sadakate aykırılık teşkil edebilecek davranışı kapsadığı gibi ekonomik ve duygusal sadakati ihlal edebilecek davranışları da kapsar. Sadakat yükümlülüğü TMK’da düzenlenen dürüstlük kuralının medeni hukukun bir dalı olan aile hukukundaki görünümüdür. (Dural vd., 2019;161; Öztan, 2015:199)
ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ
Özel boşanma sebepleri beş tanedir. Bunlar zina, hayata kast ve pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve (veya) haysiyetsiz hayat sürme, terk ve nihayet akıl hastalığıdır. Biz bu yazımızda özel boşanma sebeplerinden olan "zina"yı inceleyeceğiz.
ZİNA
Genel olarak zina, evli bir erkeğin eşinden başka bir kadınla veya evli bir kadının kocasından başka bir erkekle isteyerek cinsel ilişkide bulunması demektir. Diğer bir deyişle zina, eşlerden birinin evlilik dışı cinsel ilişkide bulunmasıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 161/I. Maddesine göre "Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir." denilmiştir. Şartları;
a) Evlilik İlişkisinin Bulunması
b) Başkasıyla Cinsel İlişkide Bulunma
Zinanın söz konusu olabilmesi için, eşlerden birinin eşinden başka bir kimseyle cinsel ilişkide bulunmuş yani cinsel ilişkinin fiilen gerçekleşmiş olması şarttır; cinsel ilişki girişiminde bulunmak, örneğin flört etmek, hazırlıklara girişmek veya cinsel ilişki gerçekleşmeksizin yakın bedeni temaslar, öpme, sarılma biçimindeki davranışlar zina sayılamayacağı gibi, kadın eşin kocasının izni olmadan yapay döllenme yaptırması da zina değildir. Bununla beraber zinanın mutlaka birden fazla kez olması yani tekrarlanması da şart değildir. Eşinden başka birisiyle bir tek defa bile cinsel ilişkide bulunmuş olmak, zina sebebiyle boşanma davası açmak için yeterlidir.
Yürürlükte olan Medeni Kanunumuza göre eşlerden birinin zina ettiğinden söz edebilmek için muhakkak karşı cinsten bir kimse ile cinsel ilişkide bulunmuş olması gerekir. Bu itibarladır ki livata veya sevicilik suretiyle cinsel ilişkide bulunmak zina sayılmayacaktır. Doktrinde genel olarak kabul edildiği üzere aynı cinsten kişi ile cinsel ilişki zina olarak değerlendirilmez. (Bu yönde bkz. Dural, Öğüz, Gümüş, a.g.e.,s. 106; Akıntürk, Ateş, a.g.e., s. 246; Helvacı, a.g.m.,s. 1157; Öztan, a.g.e., s. 645; Zafer Zeytin.) Yargıtay’ın da bu görüşü destekler nitelikte kararları bulunmaktadır. Bkz. Yarg. 2. HD, E. 2014/17833, K. 2015/8438, T. 27/4/2015, “Zinanın varlığı için, eşlerden birinin karşı cinsten başka bir kimse ile cinsel ilişkide bulunması … gerekir.” Bu yönde bkz. Yarg. 2. HD, E. 2009/19858, K. 2010/3834, T. 02.03.2010 (Yargıtay Bilgi Bankası, Çevrimiçi),E.T. 11.02.22. Aynı cinsten kişi ile cinsel ilişki zina olarak değerlendirilmediği için boşanma sebebi olarak zinaya dayanılamaz. Ancak doktrinde kabul edildiği üzere bu durumda özel boşanma sebebi olarak haysiyetsiz hayat sürme sebebine, genel boşanma sebebi olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanılabilir. (Bkz. Dural, Öğüz, Gümüş, a.g.e., s.106).
c) Zina Edenin Kusurlu Olması
Eşlerden birinin zinasının boşanma sebebi oluşturabilmesi için, zina eden eşin cinsel ilişkiye bilerek ve isteyerek girişmesi yani kusurlu olması şarttır. O halde cebren veya bayıltarak yahut uyuşturucu madde verilerek cinsel ilişki yaşanması durumunda kusurun varlığından söz edilemeyecektir. Maddi cebir olmaksızın manevi cebirle yani tehdit ile cinsel ilişkiye rıza göstermesi hususunda doktrinde tartışmalar mevcuttur. Kanaatimiz "çok ciddi" bir tehdit olması durumunda ilişkiye razı olan eşin kusurlu bulunmaması gerektiği yönündedir. Fakat bunun dışında, örneğin mala karşı yapılan tehditlerin etkisiyle yapılan cinsel ilişki zina sayılır; yani bu ikinci halde zina yapan eş kusurlu kabul edilir.
İSPATI
Zina sebebine dayanabilmek için eylemin cinsel ilişki seviyesine varması gerektiği kabul edilmekle birlikte, bu ilişkinin ispatı kolay olmamaktadır. Kişinin cinsel hayatının en mahrem alanı olması sebebiyle delillere ulaşmak oldukça zordur. Bununla birlikte zina sebebine dayalı boşanmada her türlü delille ispat mümkün kabul edilmektedir. Doktrinde bu deliller için; e-postalar, mektuplar, tanık ifadeleri, fotoğraflar, doğan çocuğun DNA testi sonucu gibi örnekler verilmiştir. Ancak kişinin fotoğrafı, ses kaydı, video kaydı veya günlüğü gibi delillere dayanılması konusunda delilin hukuka uygun olup olmadığının tespiti gerekir. Zira bu delillere dayanılması kişilik hakkını ihlal ediyorsa bu tür deliller hukuka aykırı olarak kabul edilir. Usul hukuku bakımından da hukuka aykırı kabul edilen delil ispatta dikkate alınmaz (HMK 189/II). Yargıtay’a göre de bu delillere dayanılarak zina sebepli boşanma davası açmak mümkün değildir. Buna göre dedektif tarafından çekilen fotoğraflar, eşin bilgisayarına casus program yüklenmesi yoluyla elde edilen deliller, eşin rızası dışında kaydedilen cd gibi deliller hukuka aykırı oldukları için ispatta dikkate alınmazlar. Bununla birlikte sosyal medyada alenileştirilerek paylaşılan veya ortak konutta erişilebilir bir yerde bulundurulan fotoğraf, video, günlük, hukuka uygun delil olarak kabul edilir.
İspat konusundaki zorluklar sebebiyle Yargıtay zinaya dayalı boşanma davasında zinanın gerçekleşmesi bakımından bazı karineler kabul etmektedir. Buna göre birlikte tatile çıkmak, aynı otel odasında kalmak, düğün yapılması, cinsel ilişki yoluyla bulaşan bir hastalığa yakalanılması durumlarında zina eyleminin gerçekleşmiş olduğu kabul edilir. Zinanın ispatı konusunda zina eden eşin ikrarı hâkimi bağlamaz (TMK 184/b.3). Ancak ikrar hâkimin, zinanın gerçekleştiği yönündeki kanaatini kuvvetlendirebilir. Bununla birlikte boşanma davası açılmış olması evlilik birliğini sona erdirmediği için bu süreçte gerçekleşen zina eylemi evlilik devam ederken gerçekleşmiş kabul edilir. Hatta boşanma kararı verilmiş olması dahi evlilik birliğini sona erdirmez, kararın kesinleşmesi gerekir. Aynı şekilde boşanma davasında ayrılığa hükmedilmesi halinde (TMK 170), birlikte yaşamaya ara verilmesi halinde (TMK 197), gaiplik halinde (TMK 131) evlilik devam ettiği için evlilik dışı cinsel ilişki yine zina olarak kabul edilmektedir.
DAVA HAKKININ DÜŞMESİ
Zina sebebiyle boşanma davası açma hakkı iki halde düşer. Bu sebeplerden ilki, dava hakkı olan tarafın zina yapan eşini affetmesi zira "affeden tarafın dava hakkı bulunmamaktadır", diğeri ise belirli sürelerin geçmiş olmasıdır. Söz konusu süreler Türk Medeni Kanununun 161/II. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca davaya hakkı olan eşin boşanma davası açma hakkı, boşanma sebebini öğrenmesinden itibaren altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle düşmüş olur. Görüldüğü üzere, kanun zina sebebiyle boşanma davası açmak için ikisüre koymuştur. Her iki süre de zaman aşımı süresi değil hak düşürücü süredir. Dolayısıyla hakim tarafından re'sen (kendiliğinden) dikkate alınır. Zina kusura dayanan bir boşanma sebebi olduğu gibi aynı zamanda mutlak bir boşanma sebebidir. Bu itibar ile hakim, ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelmiş olup olmadığını araştırmak zorunda olmaksızın boşanmaya karar verebilir.
KONUYA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
- Kişinin farklı zamanlarda farklı kadınlarla otelde birlikte kalmasının, zina sebebi ile boşanmaya delil teşkil edecek nitelikte bir davranış olduğuna ilişkin karar,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/23757 E., 2018/10860 K. sayılı kararı
"... Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere; davalı erkeğin evlilik devam ederken, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, ayrı ayrı zamanlarda ... isimli kadınlarla otellerde kaldığı, dosya arasına alınan telefon konuşma kayıtlarında da birden fazla kadınla mutad sayıdan fazla konuşma kayıtlarının bulunduğu ayrıca sosyal medya hesabından da erkeğin başka kadınlarla duygusal içerikli yazışmalar yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı kadının zinaya dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir..."
- Otel kayıtlarının zina olgusunu ispatlamak için kullanılabilecek bir delil olduğuna ilişkin karar,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6226 E., 2019/2588 K. sayılı kararı
"... c)Tüm dosya kapsamı ve toplanan delilerden; davacı-karşı davalı kadının tanık beyanları ile hatta bir kısım davalı-karşı davacı erkeğin kendi tanık beyanlarından da görüldüğü üzere, davalı-karşı davacı erkeğin başka bir kadınla beraber olduğunu kabul ettiği ayrıca başka bir kadınla farklı zamanlarda el ele dolaşırken, başka bir zamanda otelde, ayrıca muhtelif zamanlarda öpüşürken görüldüğü, kendi tanığına zaman zaman ilişki yaşadığı kadının evinde kaldığını beyan ettiği, otomobilinin dahi gayrı resmi birliktelik yaşadığı kadının otoparkından çıktığı, davacı-karşı davalı kadın tanıklarınca da erkeğin bu kadınla beraber yaşadığının bilindiği, tüm bu anlatılanlarla birlikte davacı-karşı davalı kadın tarafından dosyaya sunulan fotoğraflar, otel rezervasyon kayıtları ile mail yazışmaları da dikkate alındığında davalı-karşı davacı erkeğin zina eylemini gerçekleştirdiğinin sabit olduğu ve böylelikle davacı-karşı davalı kadının zinaya dayalı boşanma davasını da (TMK m. 161) ispatladığı anlaşılmaktadır. O halde davacı-karşı davalı kadının zinaya dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi usule ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. ..."
- Yine başka bir Yargıtay kararı aynı hususu vurgulamış ve yabancı bir kişinin konutta yarı çıplak gizlenirken bulunmasını zina kabul etmiştir.
Yargıtay 2. HD., E. 2012//16833 K. , 2013/17864 T. 24.06.2013 sayılı kararı,
"... Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı karşı davacı kadının 16.07.2010 günü ortak konuta erkek aldığı , bu şahsın banyoda yarı çıplak vaziyette gizlenmiş halde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu vakıa mahkemece de sabit olarak kabul edilmiştir. Kadının, yalnızken bir başka erkeği ortak konuta alması ve bu şahsın yarı çıplak vaziyette gizlenirken yakalanması zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Davacı karşı davalı kocanın boşanma davasının zina sebebiyle kabulü gerekirken, bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir."
01.15.2024 tarihinde yayınlandı.